İklim Risklerinin Bedeli Tedbirin 9 Katı

Türkiye’de, şirketler tarafından belirlenen iklim kaynaklı risklerin toplam finansal etkisi 24 milyar dolar civarında olduğu fakat bu risklere karşı tedbir almak için 2,6 milyar dolar gerektiği ortaya çıktı.

Çevre raporlama platformu Karbon Saydamlık Projesi’nin (CDP / Carbon Disclosure Project) “İklim Değişikliği ve Su Programı 2022 Türkiye Sonuçları Raporu”na göre şirketler tarafından belirlenen iklim kaynaklı risklerin toplam finansal etkisi 24 milyar dolar civarındayken, bu risklere karşı tedbir almak için bu miktarın yaklaşık 9’da birine denk gelen 2,6 milyar dolar gerekiyor. Sabancı Üniversitesi Kurumsal Yönetim Forumu’nun 2010’dan bu zamana kadar Türkiye çalışmalarını üstlendiği CDP tarafından hazırlanan rapor, İstanbul’da düzenlenen “CDP Türkiye 13. İklim Değişikliği Konferansı ve Ödül Töreni” ile açıklandı.

Rapora göre, 2022’de, iklim değişikliği, su güvenliği ve ormansızlaşma programları kapsamında çevresel verilerini açıklayan şirketlerin oranında yüzde 21 artış yaşanmış durumda. Türkiye’de raporlama yapan şirketlerin yüzde 95’i, iklimle ilgili riskleri tanımlarken, bu risklerin, işletmeleri üzerinde önemli bir finansal veya stratejik etki potansiyeli olduğunu vurguladı. Şirketler tarafından belirlenen iklim kaynaklı risklerin toplam finansal etkisi 24 milyar dolar civarındayken, şirketler bu risklere karşı tedbir almak için bu miktarın yaklaşık 9’da birine denk gelen 2,6 milyar dolar gerektiğini raporladı. Türkiye’de şirketler tarafından en fazla raporlanan risk faktörü, karbon fiyatlandırma mekanizmaları oldu.

Raporun sonuçlarını değerlendiren Sabancı Üniversitesi Kurumsal Yönetim Forumu ve CDP Türkiye Projeler Yöneticisi Mirhan Köroğlu Göğüş, Türkiye’de emisyon azaltım hedeflerini Paris Anlaşması ile uyumlu olacak şekilde belirleyen şirket sayısında önemli bir artış olduğunu söyledi. Göğüş, “2022’de, Türkiye’de 29 şirket Bilim Temelli Hedef belirledi. Bunlardan 8 tanesinin hedefleri Bilim Temelli Hedefler Girişimi tarafından onaylandı. Bu sayı 2020 senesinde sadece 1’di. dedi.

Türkiye’de 2030 yılı ve sonrasını kapsayan, daha uzun vadeli hedefler belirleyen şirketlerin sayısında da artış kaydedildiğini aktaran Göğüş bu durumun, Paris Anlaşması’nın hedeflerine ulaşmak ve küresel ısınmayı 1.5 derece ile sınırlandırmak adına büyük önem taşıdığını vurguladı. Göğüş, “Ülkemizde belirlenen hedefler, kapsadıkları zaman dilimi açısından gittikçe daha azimli hale geliyor. 2030 ve sonrası için mutlak emisyon azaltım hedefi koyan şirket yüzdesi son iki yıl içerisinde neredeyse dört kat arttı. Bu değişim, son yıllarda daha çok şirketin, iklim değişikliği ile mücadelenin aciliyetini kavradığını ve bu amaçla daha azimli hedefler koyduklarını gösteriyor.” değerlendirmelerinde bulundu.