2021-2022 Plastik Sektörü Değerlendirmesi

Plastik sektörünün 2021 yılında yaşanan tüm sorunlara rağmen büyümeye devam ettiğini belirten Selçuk Gülsün, “2020 yılının son çeyreğinden beri yüksek seyretmekte olan plastik ham madde fiyatları, Türk Lirası’nda yaşanan değer kaybı ve pandemiye bağlı olarak bozulan tedarik zinciri kaynaklı sorunlara rağmen 2021 yılında ihracat temelli büyümeyi yakalamış olmak bizleri mutlu ediyor” dedi.

Hammadde tedarikinde yaşanan sıkıntılar ve kur krizine bağlı olarak bilhassa iç pazar yoğun çalışan işletmelerin çok zor günler geçirdiğinin ve zaman zaman fiyat belirlemekte dahi zorlandığının altını çizen Selçuk Gülsün, “Öte yandan sektörümüzün, tedarik zincirinde yaşanan kırılmanın yarattığı fırsatları iyi değerlendirdiğini ve ihracat pazarlarında varlığını güçlendirdiğini görüyoruz. İşletmelerimize doğal bir ‘hedge’ sağlayarak kur hareketlerinden koruması sebebiyle işletmelerimizin sağlıklı bir finansal yapıya kavuşmasında çok büyük öneme sahip olduğunu düşündüğümüz ihracatta hem değer hem miktar bazında önemli bir sıçrama yaşandı.

2020 yılında plastik ham madde ve plastik mamul toplam ihracatımız 3,5 milyon ton ve 6,9 milyar dolar olarak gerçekleşirken 2021 yılı ihracatımız miktar bazında yüzde 18,5 artışla 4,2 milyon tona, değer bazında yüzde 40,9 artışla 9,7 milyar dolar mertebesine ulaştı. Bu noktada özellikle ihracatımızın miktar bazında bu denli yüksek bir artış göstermiş olması sevindirici zira değer bazında yaşanan artış emtia fiyatlarında yaşanan hareketlere bağlı olarak değişkenlik gösterebiliyor ve yanıltıcı olabiliyor.

Sektörümüzün ihracatı ile ilgili bir diğer dikkat çekmek gereken husus ise dolaylı ihracatımızın bu hesaplara dahil edilmemiş olduğu gerçeğidir. Örneğin ortalama olarak bir otomobilde 175 kilogram civarında plastik malzeme kullanılmakta ve bu plastik malzemeler aracın daha hafif olmasını sağlayarak yakıt tüketimini ve dolayısıyla karbon ayak izimizi azaltmaktadır. İhracata konu olan araçların içerisindeki plastik ekipmanlar ise farklı bir GTİP’ten çıktıkları için plastik ihracatı içerisinde yer almamaktadır.

Bizim yaptığımız hesaplamalara göre dolaylı ihracatı da dahil ettiğimizde sektörümüzün 2021 yılı ihracatının 15 milyar doların üzerinde olduğunu söyleyebiliriz” dedi. İhracattaki artışı yakalayamıyor olsa da toplam plastik mamul üretimimizin de arttığını dile getiren Selçuk Gülsün, “2021 yılında plastik mamul üretimimizin 11,4 milyon ton seviyesine geldiğini görüyoruz. Bu önemli bir üretim artışına işaret ediyor olsa da iç pazarda yaşanan sorunların da etkisiyle üretim tarafındaki artış ihracata kıyasla daha mütevazı kalıyor.

Herhangi bir sanayi kolunda kalıcı büyüme yaşanması için ise sağlıklı bir iç pazara sahip olmanın önemi yadsınamaz. Bu sebeple önümüzdeki dönemde en önem verilecek konunun ülkemiz insanının satın alma gücünü yükseltmek olduğu görüşündeyiz” diye konuştu.

“Maliyet artışı ülkemiz sanayicisinin ihracat pazarlarında güç kaybetmesine ve rekabet gücünü yitirmesine sebep olmaktadır. Bunun yerine sanayi üretiminin öncelendiği bir politikanın benimsenmesi durumunda ise girdi maliyeti kaynaklı enflasyonun önüne geçilmesi daha mümkün olacaktır.”

2022 İÇ PAZARIN DAHA DA DARALDIĞI BİR YIL OLACAK

Plastik sektörünün 2022 yılında da ihracat temelli büyümesini sürdüreceğini öngördüklerini belirten Gülsün, “İç pazarın daralması sebebiyle son dönemde sanayicilerimizin ihracat pazarlarına yöneldiğini ve kayıplarını bu yolla telafi ettiklerini gördük. 2022 yılında da bu trendin sürmesini bekliyoruz” dedi. 2021 yılında yaşanan tüm sorunlara rağmen plastik sektörünün güçlü bir büyüme performansı çizdiğinin altını çizen Gülsün, “Ham madde fiyatlarında yaşanan hızlı artış, TL’de yaşanan değer kaybı ve navlun kaynaklı tedarik sorunlarına rağmen sektörümüz 2021 yılında üretimini de ihracatını da arttırmayı bildi. Bu artışın en büyük etkenlerinden biri de sanayicimizin tedarik zincirinde meydana gelen kırılmaları fırsat olarak görmesi ve ihracat pazarlarında varlığını arttırmasıydı.

2022 yılında da benzer bir tablo ile karşılaşacağımızı ve ihracatın üretim üzerindeki taşıyıcı etkisini sürdüreceğini söyleyebiliriz. Tabii ki bu süreçte pandeminin ve navlun fiyatlarının seyri de belirleyici rol oynayacak. 2021 yılında navlun fiyatlarının yüksek seyretmesi sebebiyle yakın coğrafyamıza yaptığımız ihracatta avantajlı bir konuma gelmiştik. Dünya konteyner endeksine baktığımızda yüksek seyrin devam etmekte olduğunu görüyoruz. Hatta deniz yolu taşımacılığı uzmanlarının yaptığı analizler 2022 yılında fiyatların daha da yükselebileceği yönünde, bu ise her zaman olduğu gibi ülkemiz ve sektörümüz açısından hem riskler hem fırsatlar barındırıyor.

Eğer ki sektörümüz üretim için ihtiyaç duyduğu ham maddeyi yurt içinden temin edebiliyor olsaydı bu fiyat artışları konusunda daha rahat bir tavır sergiliyor olabilirdik, lakin mevcut durum bu olmadığı için sektörümüzün ham madde tedarikinde sorun yaşayabileceği ihtimalini de göz önünde bulundurmak gerekiyor. Diğer yönüyle bakıldığında ise Asya’dan Avrupa’ya olan ticaret daha maliyetli hale gelecek ve dünyanın en önemli pazarlarından olan AB’ye yakın coğrafyada yer alan ülkelerin ihracat pazar payı hızla artacaktır” dedi.

” Sanayimizin önündeki en büyük riskin ise öngörülebilirliğin aşınması olduğuna değinen Gülsün, “Gerek yasal düzenlemeler gerek kur hareketlerinde sanayicinin önünü göremediği ve strateji belirleyemediği, bu sebeple de yatırım kararı almaktan çekindiği bir dönemden geçiyoruz. Son dönemde fiyatlarını kamunun belirlediği elektrik ve doğalgaz gibi girdilerde yaşanan artışların da büyük oranda sanayiciye yansıtılmış olması bir tedirginliğe sebep oluyor.

Özellikle sanayide yaşanan elektrik kesintisi ihracat taahhüdü bulunan işletmeleri çok zor durumda bıraktı. Bakanlığımız bir mücbir sebep yazısı yayımlayarak sanayicimizin elini güçlendirmeye çalışmış olsa da bu durum ihracat partnerlerimizde bir soru işareti oluşturdu. Benzer bir durum yaşanması halinde sanayicimizin bin bir emekle kurduğu ihracat bağlantılarının kopma ihtimali de söz konusu olabilir” dedi.

KAYNAKÇA

1. Plasfed Dergisi 37. Sayı