Türkiye Fosil Yakıt Kullanımını Sona Yaklaşıyor

İstanbul Politikalar Merkezi tarafından yayımlanan rapor, Türkiye’nin 2050’ye kadar karbonsuzlaşmasına dair bir yol haritası gösteriyor.

Türkiye’nin Karbonsuzlaşma Yol Haritası 3: Dönüşümün Takvimi ve Coğrafyası (2030-2050)” raporunda, Türkiye’de 2053’te gerçekleşecek karbonsuzlaşmanın; ülke ekonomisinde, elektrik, ulaşım, binalar, sanayi ve birçok üretici sektörde 5 yıllık aralıklarla nasıl bir yol izleyeceği, elektrik sektöründeki dönüşümün coğrafi dağılımı ve şebeke üzerindeki etkileri sunuluyor.

Rapor kapsamında yapılan simülasyonlarda, 2020 yılı şebeke modeli baz alınarak 2025’ten itibaren 2050 yılına kadar 5’er yıllık aralıklarla Baz Senaryo ve Net Sıfır Senaryosu belirleniyor. Raporda, 2050 yılına kadar bu iki durumda kaynaklara göre elektrik kurulu gücü ve enerji üretiminin değişimine gözlemleniyor.

Baz Senaryo’ya göre toplam elektrik tüketimi 2030’a kadar TEİAŞ tarafından gerçekleştirilen güncel projeksiyonlardan yola çıkılarak tahmin edilirken, 2030 sonrası için makroekonomik model sonuçları kullanılıyor.

Net Sıfır Senaryosu’na göre 2053’e kadar Türkiye’de yenilenebilir enerji kurulu etkisi giderek hızla artıyor. Bu dönüşümün hayat bulmasında gerekli sistem esnekliğini sağlamak için pompaj depolamalı hidroelektrik santralleri (HES) ve batarya depolamalı güneş enerjisi santralleri (GES) gibi depolama sistemleri devreye giriyor.

Rapordaki projeksiyona göre, en yüksek yenilenebilir enerji kurulu gücü sırasıyla Batı Anadolu, Kuzeybatı Anadolu ve Orta Anadolu’da gerçekleşiyor. Yenilenebilir enerji kurulu gücünün en az geliştiği bölge ise Doğu Anadolu olduğu görülüyor.

Güneş enerjisi özelinde bakıldığında Orta Anadolu ve Güneydoğu Anadolu’da kurulumlar gittikçe artıyor ve 2035’te her iki bölge de 10 GW’ye, 2050’de sırasıyla 34 GW’ye ve 30 GW’ye kadar çıkıyor. Rüzgâr enerjisi kurulu güçleri ise Batı Anadolu ve Batı Akdeniz’de daha yoğun bulunıuyor. Jeotermal enerji tamamen Batı Anadolu’da toplanırken, biyokütle kurulu gücü Kuzeybatı Anadolu ve Batı Akdeniz’de fazla olduğu görülüyor.

Net Sıfır Senaryosu’nda yenilenebilir enerji kaynaklarının üretimdeki payı 2020 yılında %17 iken artarak 2030’da %46’ya ve 2050’de yaklaşık %80 düzeyine gelmiş bulunuyor. Fosil yakıt kaynaklarının üretimdeki payı ise azalarak 2020 yılında %58’den, 2030’da %29’a ve 2050 yılına kadar %7’ye kadar düşüyor.

Sanayide 2050 yılında 2018’e kıyasla yüzde 62 azaltım gerçekleşiyor

Bahsedilen raporda sanayi ve başka üretici sektörlerden kaynaklanan karbondioksit emisyonları seviyelerinin değişimi; makroekonomik modeldeki talep dinamikleri varsayımlarının yanı sıra, emisyonlarda azalmaya neden olan enerji verimliliği, elektrifikasyon, modern yenilenebilir enerji sistemleri, yeşil hidrojen ile karbon yakalama ve gömme teknolojilerinin yıllara göre sisteme giriş varsayımlarına göre belirleniyor.

Elektrifikasyondaki artışın yüksek enerji yoğunluklu sektörlerde düşük, düşük enerji yoğunluklu sektörlerde ve tarımda ise daha yüksek düzeyde gerçekleşeceği varsayılıyor.

Net Sıfır Senaryosu’nda kullanılan varsayımlar altında yüksek enerji yoğunluklu sektörlerde 2050’ye kadar enerji talebi azalıyor ve düşük enerji yoğunluklu sektörlerde ve tarımda ise artıyor.

Sanayi ve diğer üretici sektörlerinde enerji tüketiminden kaynaklanan CO2 emisyonlarındaki değişime bakıldığında, yüksek enerji yoğunluklu sektörlerden kaynaklanan emisyonların özellikle 2030’dan sonra azaldığı görülüyor. 2030 yılında 2018’e göre %5 daha düşük olan toplam emisyonlar, 2050’de %62 daha düşük seviyede gerçekleşiyor.

Düşük enerji yoğunluklu sektörlerdeki emisyon azaltımı da özellikle 2030’dan sonra hızlanıyor ve 2018’e göre 2050’de %73 azalıyor. Tarım sektöründe enerjiden kaynaklanan emisyonlar 2018’e göre 2050’de %63 azalıyor. Hizmet sektöründe ise emisyonlar 2018’e göre 2050’de %74 azalıyor. Net Sıfır Senaryosu’nda sanayi ve diğer üretici sektörlerin enerji tüketiminden kaynaklanan toplam emisyonları 2018’e göre 2050’de %67 azalıyor.

Kömür santrallerinin tamamı 2040’a kadar kapanabilir

Net Sıfır Senaryosu’nda taş kömürü ve linyitle çalışan termik santrallerin tamamı 2030’ların ilk yarısında devreden çıkıyor ve kömürlü termik santrallerin hepsi 2040’tan önce kapanıyor.

Net Sıfır Senaryosu’nda elektrik sektöründen kaynaklanan CO2 emisyonları 2020’den sonra azalmaya başlıyor. Linyit santrallerinin tamamının 2030’ların ilk yarısında, son kalan ithal kömür santralinin de 2030’ların ikinci yarısında kapanmasının ardından 2040’tan itibaren elektrik sektöründe kalan emisyonların tamamı doğal gazdan kaynaklanmaya başlıyor.

Ulaşım sektöründe fosil yakıt kullanımından elektriğe ve diğer bir emisyonsuz yakıt türü olan yeşil hidrojene geçiş baz alınıyor. Bireysel araç kullanımında payı 2020’de neredeyse sıfır olan elektrikli araç sayısının toplam binek araçlarına oranının, Net Sıfır Senaryosu’nda 2050’de %66’ya varıyor.

Binalarda sera gazı emisyonlarını azaltmak için yapılabilecek birçok müdahale şekli bulunmakta. Elektrik aletlerde enerji performansı iyileşmesi, binaların daha düşük karbonlu olarak yenilenmesi ve yeni binalarda ısınma için ısı pompasının kullanımı, eski binalarda ısınma amaçlı ısı pompasına geçiş ve enerji tasarrufu önlemleri olarak öne çıkıyor.