Karanlıkta Bitki Yetiştirmek Artık Mümkün mü?

Bitkiler fotosentez gerçekleştirirken tahmin edildiği gibi güneşten gelen ışınların tamamını kullanamıyorlar, hatta gelen tüm ışınların sadece %45’ini değerlendirebiliyorlar. ABD’deki UC Riverside ve Delaware Üniversitesi’ndeki bilim insanlarının çalışmaları çerçevesinde doğal fotosentez süreciyle ilgili yeni bilgilere ulaşıldı. Bu çalışmalarda güneş ışığı olmaksızın bitki üretilebildiği sonucuna ulaştılar.

Nature Food’ta paylaşılan araştırmada, bilim insanları karbondioksit, elektrik ve suyu kullanarak 2 aşamalı bir süreçten geçerek asetata dönüştürüldüğü bilgisi verildi. Çünkü, asetat doğada sentez için en yaygın olan yapı taşıdır. Laboratuvar ortamında üretimi sağlanan asetat, güneş ışınlarını taklit ederek bitkilerin karanlık ortamda da yetişmesine olanak sağladı.

Bu yeni uygulama fotosentezin gerektirdiği biyolojik bağlamdaki zorunlulukları ve sınırları aşabilecek nitelikte. Aynı zamanda bu yeni uygulama sayesinde tarım alanında da ortaya çıkabilecek herhangi bir kıtlığa karşı çözüm olabileceği düşünülüyor. Bazı gıdalardaki bu uygulamanın sağlayacağı verimlilik, direkt güneş ışığının sağlayacağı verimlilikten   daha yüksek olduğu tahmin ediliyor. Bu uygulama ile domates, bezelye, pirinç gibi birçok gıdanın üretilebileceği düşünüyor. Ayrıca gelecekte başka gezegenlere yapılacak olan görevlerde bu yöntem ile tarımsal faaliyetlerin gerçekleştirme ihtimali söz konusu.

Karanlıkta bitki yetiştirme günümüzde ilk defa ortaya çıkmıyor, 2012’de Almanya’daki Karlsruhe Teknoloji Enstitüsü karanlık bir ortamda bitki yetiştirebildikleri bilgisini kamuoyu ile paylaşmıştı. Bunu sağlayan bitkileri beslemek için kullandıkları özel bir sentetik maddeydi. Bu sentetik madde sayesinde bitkiler doğal ışık etkisi görür.

İnsanlık birçok krizle karşı karşıya kaldı ve kalmaya da devam ediyor. Bu iki araştırma da insanlığın karşı karşıya kaldığı sorunlardan biri olan açlığa çözüm arayışıyla amacıyla ortaya çıkmıştır. Her ne kadar teknoloji hızla gelişmeye devam etse de dünyanın daimi sorunları arasındaki yerini korumaya devam ediyor. Çünkü birçok alandaki gelişmelere ek olarak dünya nüfusu her geçen gün hızla artmaya devam ediyor ve hala 270 milyon kişi açlık krizini bire bir yaşıyor.