WindEurope’ta Türkiye Rüzgar Sektörü Çağrısı

Dünyanın önde gelen rüzgar enerjisi etkinliklerinden biri olan WindEurope, bu yıl Türkiye için özel bir önem taşıyor. Türkiye Rüzgâr Enerjisi Birliği (TÜREB), ülkenin rüzgâr enerjisi potansiyelini uluslararası platformda tanıtmak amacıyla, Danimarka’da düzenlenen WindEurope 2025 etkinliğine geniş bir katılım sağladı.

Kopenhag’da gerçekleştirilen etkinlikte, TÜREB’in düzenlediği özel oturum dikkat çekti. “Türkiye Rüzgarında Yeni Dalga: Büyüme, Yatırım ve Küresel Rekabet” başlıklı oturum, TÜREB Başkanı Dr. İbrahim Erden’in moderatörlüğünde yapıldı.

Türkiye’nin Rüzgar Enerjisi Gelişimi

TÜREB Başkanı Dr. İbrahim Erden, Türkiye’nin rüzgar enerjisi alanında önemli bir ilerleme kaydettiğini belirtti. Yirmi yıl önce birkaç yüz megavat olan kapasitenin, bugün yaklaşık 14 GW’a ulaştığını ifade etti. Gelecek hedefleri arasında, 2035 yılına kadar 48 GW’a ulaşmayı amaçladıklarını vurguladı. Dr. Erden, WindEurope 2025’te yer almanın önemini vurgulayarak, Türkiye’nin yenilenebilir enerji merkezi olma hedefine dikkat çekti.

Enerji Bağımsızlığı Üzerine Vurgu

Etkinlikte, Türkiye’nin enerji bağımsızlığına yönelik çabalar da ele alındı. Ülkenin dışa bağımlılığını azaltmak için yerli üretim ve yatırımın artırılması gerektiği ifade edildi. Ayrıca, sektörün gelişimi için iş birliği ortamının güçlendirilmesi gerektiği belirtildi.

Sektördeki Zorluklar

Enerjisa Üretim CEO’su Mert Yaycıoğlu, sektörün karşılaştığı bazı zorlukları sıraladı: uzun izin süreçleri, şebeke bağlantı sorunları ve çevresel etkiler. Bu engellerin aşılması için izin süreçlerinin hızlandırılması ve kamu desteğinin artırılması gerektiği ifade edildi. Ayrıca, siber güvenlik konusunun önemine vurgu yapıldı ve dijitalleşme yatırımlarının öncelikli olması gerektiği belirtildi.

İş Birliği ve Büyüme Potansiyeli

TÜREB Sanayiden Sorumlu Başkan Yardımcısı Gökhan Serdar, sektörün büyüme potansiyelinin, devlet ve yatırımcılar arasındaki dengeye bağlı olduğunu dile getirdi. Makroekonomik dalgalanmaların sektörde yeni zorluklar yarattığına dikkat çekti. Türkiye’nin, Avrupa için güvenilir bir tedarik zinciri ortağı olma konusundaki rolü üzerinde duruldu. Bu güvenin devamı için uluslararası iş birliklerinin güçlendirilmesi gerektiği ifade edildi.