İSKUR, Ürünlere DNA Barkoduyla Kimlik Ekliyor

İSKUR Tekstil Yönetim Kurulu Başkan Vekili İsmail Kurtul, Ar-Ge çalışmaları çerçevesinde Türkiye’de bir ilki gerçekleştirerek, Tekstil sektöründe izlenebilirlik sistemini DNA Barkod teknolojisi ile geliştirdiklerini ifade etti.

İSKUR Tekstil Yönetim Kurulu Başkan Vekili İsmail Kurtul, sistemin ürünün içine entegre edilen bir teknoloji olduğunu belirtti. Kurtul, “Benzeri olmayan bir tasarımla sentezlenen bu yerli DNA kimliklendirme sistemi, ürünün tedarik zincirindeki sürecin tamamına ilişkin bilgileri taşıyarak, hammaddeden son tüketiciye kadar olan yolculukta ürünün kimliklendirilmesini sağlamıştır” dedi.

1990 yılında A.Kadir Kurtul tarafından kurulan İSKUR’un, kısa sürede üretim, sanayi ve pazarlama sektörlerinde iddialı bir konum elde ettiğini belirten İsmail Kurtul, şirketin Türkiye’nin en büyük 500 firması arasında yer aldığını ve lokal, bölgesel ve global ölçekte güçlenmeye devam ettiğini ifade etti. İsmail Kurtul, İSKUR’un tarımdan tekstile, otomotivden enerjiye, sigortadan turizme kadar geniş bir alanda faaliyet gösterdiğini ve iplik, örme kumaş, denim, dokuma kumaş, boya ve konfeksiyon gibi tekstil alanlarında tam kapasiteyle faaliyet gösterdiğini belirtti. 34 yıl önce 65 kişiyle başladıkları işte şu an 4 bin 500 kişiyi istihdam ettiklerini vurguladı.

“Tekstil sektöründe güvenilir, takip edilebilir ve depolanabilir bir bulut sistemi tasarladık”

İSKUR olarak Ar-Ge’ye de önem verdiklerini kaydeden Kurtul, “İSKUR olarak Ar-Ge alanında yapmış olduğumuz yeni projelerimiz var. Türkiye’de bir ilk olmak üzere; milli bir değer olabilecek DNA Barkod teknolojisi ile Tekstil sektöründe bir izlenebilirlik sistemi geliştirilmiştir. Benzersiz bir tasarımla sentezlenen bu yerli DNA kimliklendirme sistemi, ürün içine eklenerek hammaddeden son tüketiciye kadar devam eden yolculukta, ürünün tedarik zincirindeki sürecinin tamamına ilişkin bilgilerinin taşıyıcısı haline gelerek kimliklendirilmesi sağlamıştır. Ayrıca üreticiden perakendeciye kadar pek çok aşamada verileri izlenebilir hale getiren mobil yazılım sayesinde, QR kod ile DNA nano parçacığına yüklenen genetik kod birebir eşleştirilerek tekstil sektöründe güvenilir, takip edilebilir ve depolanabilir bir bulut sistemi tasarlanmıştır. HORIZON-CL6-2024-CircBio-02-1-two-stage: “Circular solutions for textile value chains through innovative sorting, recycling, and design for recycling” çağrısı altında, İSKUR’un konsorsiyum lideri olacağı proje başvurumuzda tekstil geri dönüşümüne yenilikçi yaklaşımlar getirilecektir. Pamuk ve poliester geri dönüşümünde yüksek verimlilik ve katma değerli yeni makinaların ve ürünlerin geliştirileceği bu projede; dünya geri dönüşüm teknolojilerine yeni bakış açıları getirilecektir. Aralarında Leeds Üniversitesi, Nottingham Trent Üniversitesi, Trützschler, Coats gibi firmaların da bulunduğu ve Türkiye, Birleşik Krallık, Almanya, İsveç, Hollanda ve İngiltere’nin ortaklığında tekstil sektöründe Avrupa Birliği’nin en kapsamlı konsorsiyumlarından birisi kurulmuştur” diye konuştu.

“İSKUR olarak enerjinin her alanında var olmayı ilke edindik”

Günümüzde küresel enerjinin yüzde 80’inin kömür, petrol, doğalgaz gibi fosil yakıtlardan elde edildiğini, fosil yakıtlara olan bağımlılığı azaltmada en kritik rolün ise yenilenebilir enerji kaynakları olduğunu belirten İsmail Kurtul, şunları söyledi:

“Bu düşünce ile Kahramanmaraş’ta bulunan ana kampüsümüz ve diğer lokasyonlarda bulunan fabrikalarımızın çatılarının tamamını Güneş enerji panelleri ile kaplatarak son iki yılda güneş enerjisi alanında çok önemli yatırımlar yaptık. Bu bağlamda İSKUR olarak enerjinin her alanında var olmayı ilke edinen grubumuz bugüne kadar yaptığı yatırımlarla yenilenebilir enerji kaynaklarından Hidroelektrik Elektrik Santralleri (HES), Rüzgar Elektrik Santrali (RES), Güneş Elektrik Santralleri (GES), Kojenarasyon Elektrik Santralleri, Bioyokütle Elektrik Santrallerinde (BES) temiz ve yerli elektrik üretimi ile ülke ekonomisine ve iklim değişikliği programlarına önem vererek katkı sağlamaya devam etmektedir. Sürdürülebilirlik anlamında projelerimiz sadece elektrik üretimine odaklı olmayıp, bu yıl projelendirdiğimiz ve devreye alınacak olan ‘’Yağmur suyunu geri kazanma’’ projesi kapsamında, çatılarımızda dizayn edilecek olan yağmur hasadı sistemini de hayata geçirmeyi hedefliyoruz. Ayrıca Avrupa Birliğinin yapısal bir sanayi dönüşümü hedeflediği Yeşil Mutabakat ile yalnızca ekonomik alanda değil sosyal, iklimsel ve temel insan hakları alanlarını kapsayacak şekilde, birçok alanda bir strateji olarak konumlandırmaktadır. Avrupa Birliğinin Türkiye’nin en önemli ihracat pazarı olduğunu ve bunu Covid-19 Pandemi döneminde Asya ülkelerinden oluşan lojistik ağının büyük bir kısmının ülkemize kaymasıyla da bir kez daha görmüş olduk. Avrupa Yeşil Mutabakat ile getirilen yeni nesil ticaret kurallarının iyi analiz edilmesi; gerekli önlem ve adımlar ile rekabet gücünün korunması gerekmekte olduğu düşüncesindeyiz. Bu çerçevede AB Yeşil Mutabakatını destekliyoruz.