EY, “GenAI ve İş Gücü Piyasası 2024 Raporu“nu yayımlayarak üretken yapay zekanın iş gücü piyasasındaki etkilerini inceledi.
Şirketin açıklamasına göre, rapor, GenAI teknolojisinin iş gücü dinamiklerinden makroekonomik değişimlere kadar geniş bir alanda etkili olacağını vurguluyor.
Rapor, Avrupa, Orta Doğu ve Afrika bölgesinde önümüzdeki on yıl boyunca yapay zeka yatırımlarının farklılık göstereceğini, yeni mesleklerin oluşmasına katkı sağlayacağını ve ekonomik büyümeyi etkileyeceğini belirtiyor.
EY raporuna göre, GenAI, iş gücü piyasasında özellikle karar alma ve analiz süreçlerini içeren nitelikli meslekleri dönüştürme potansiyeline sahip. Bu dönüşümün, iş kaybı yerine yeni görevlerin ve rollerin ortaya çıkmasıyla sonuçlanması öngörülüyor.
Batı Avrupa’da, önümüzdeki on yıl içinde görevlerin %5’inin otomatikleşmesi bekleniyor. Ancak, insan yaratıcılığı ve sosyal etkileşim gerektiren yeni mesleklerin ön plana çıkacağı öngörülüyor.
Raporda, Batı Avrupa’nın GenAI yatırımlarında liderliği sürdürdüğü belirtiliyor. 2033 yılına kadar yapay zekanın benimsenme oranının %77’ye ulaşması ve bilgi iletişim teknolojileri yatırımlarının bölgesel gayrisafi yurt içi hasılasının (GSYİH) %1,7’sine kadar artması bekleniyor.
Bu yatırımların Batı Avrupa GSYİH’sine %0,8-1,9 arasında katkı sağlaması, Afrika bölgesinde ise 2033’e kadar GenAI ile 440 milyar ABD doları değerinde bir ekonomik büyüme potansiyelinin olduğu ifade ediliyor.
Toplam Faktör Verimliliğinde Artış Bekleniyor
Raporda, GenAI’nin Afrika bölgesinde operasyonel verimliliği artırarak toplam faktör verimliliğinde (TFV) önemli bir yükseliş sağlayacağı ifade ediliyor. Batı Avrupa’da TFV’nin 2033 yılına kadar %0,9-1,8 arasında artması beklenirken, Orta ve Doğu Avrupa’nın Batı Avrupa’dan gelen artan dış talep sayesinde ekonomik büyüme avantajı elde edeceği vurgulanıyor.
Yapay zeka yatırımlarının ekonomik görünüm üzerindeki etkilerinin, politika yapıcılar ve iş dünyası liderleri için stratejik bir yaklaşım gerektirdiği belirtiliyor. Enflasyon etkisinin çoğu bölgede %0,1-0,25 arasında olması beklenirken, Orta ve Doğu Avrupa’da bu oranın %0,8’e kadar çıkabileceği tahmin ediliyor.