2025 yılı itibarıyla Yapay Zekâ araştırmaları yalnızca hız açısından değil; ölçek, disiplinler arası iş birliği ve küresel erişim bakımından da yeni bir döneme girdi. Stanford Human-Centered AI (HAI) Enstitüsü’nün “AI Index 2025” raporuna göre, yapay zekâ alanındaki araştırma çıktılarının yüzde 58’i artık akademi dışı kurumlar, özellikle teknoloji şirketleri tarafından üretiliyor (Kaynak: Stanford HAI, 2025). Bu durum, Yapay Zekâ bilgisinin yalnızca akademik çevrelerde değil, özel sektör Ar-Ge laboratuvarlarında da olgunlaştığını gösteriyor.
Küresel pazar büyüklüğü açısından ise rakamlar oldukça dikkat çekici. Grand View Research verilerine göre, yapay zekâ pazarı 2025 sonunda yaklaşık 380 milyar dolar seviyesine ulaşacak (Kaynak: Grand View Research, 2025). The Business Research Company’nin öngörüsüne göre ise yalnızca yapay zekâ yazılım pazarının 2024–2025 arasında büyüme oranı yüzde 30’a yaklaşacak (Kaynak: The Business Research Company, 2025). Bu büyüme, araştırma yatırımlarının ticarileşmeye hızla dönüştüğünü ve yapay zekânın artık birçok sektörde “stratejik zorunluluk” haline geldiğini gösteriyor.
McKinsey & Company’nin “The State of AI 2025” araştırmasına göre, dünya genelindeki şirketlerin yüzde 78’i en az bir departmanda yapay zekâ teknolojilerini aktif olarak kullanıyor (Kaynak: McKinsey & Company, 2025). Bu oran 2023’te yüzde 55 seviyesindeydi. Özellikle üretici yapay zekâ modelleri, pazarlama, satış, içerik üretimi ve ürün geliştirme gibi fonksiyonlarda yaygın biçimde benimseniyor. Yapay zekâ artık yalnızca bir araştırma konusu değil, aynı zamanda işletmelerin günlük karar mekanizmalarının da ayrılmaz bir parçası.
Araştırma üretimi coğrafi olarak da çeşitleniyor. Stanford HAI verileri, Çin, Hindistan ve Güney Kore gibi ülkelerin yüksek etki faktörlü yapay zekâ yayınlarında hızlı bir yükseliş gösterdiğini ortaya koyuyor (Kaynak: Stanford HAI, 2025). OECD’nin 2025 raporuna göre, küresel patent başvurularının yüzde 35’i artık Asya merkezli kuruluşlardan geliyor (Kaynak: OECD, 2025). Bu da yapay zekâ bilgisinin küresel anlamda tek merkezli olmaktan çıktığını, çok kutuplu bir araştırma ekosistemine dönüştüğünü kanıtlıyor.
Etik ve düzenleme araştırmaları da aynı hızda önem kazanıyor. Pew Research Center’ın 2025 küresel anketine göre, dünya genelindeki katılımcıların yüzde 53’ü Avrupa Birliği’ni yapay zekâ düzenlemelerinde “en güvenilir otorite” olarak görüyor (Kaynak: Pew Research Center, 2025). Amerika Birleşik Devletleri bu alanda yüzde 37 ile ikinci sırada yer alırken, Çin yüzde 27 oranında güven skoruna sahip. Bu veriler, yapay zekâ araştırmalarının yalnızca teknolojik değil, toplumsal güven, etik ve hukuki yönleriyle de değerlendirilmeye başlandığını gösteriyor.
Son olarak, yatırım cephesi de yapay zekâ araştırmalarının geleceğini şekillendiriyor. Ropes & Gray’in “Artificial Intelligence H1 2025 Global Report” adlı raporuna göre, genel girişim sermayesi yatırımları azalsa da, yapay zekâ odaklı şirketlerde toplam işlem değeri bir önceki yıla göre yüzde 127 artış gösterdi (Kaynak: Ropes & Gray, 2025). Bu durum, yatırımcıların araştırmadan ürüne dönüşebilen projelere olan ilgisinin arttığını ve yapay zekâ araştırmalarının ekonomik potansiyelinin daha da büyüdüğünü ortaya koyuyor.